İş kazalarından doğan sorumlulukların incelenmesinde konunun SSK Mevzuatı ve Bireysel İş Hukuku açısından değerlendirilmesi gereklidir. Çünkü oluşan bir iş kazasının SSK Mevzuatı açısından kapsamı ve sonuçları ile Bireysel İş Hukuku açısından kapsamı ve sonuçları farklılık göstermektedir

1 GİRİŞ

İş kazalarından doğan sorumlulukların incelenmesinde konunun SSK Mevzuatı ve Bireysel İş Hukuku açısından değerlendirilmesi gereklidir. Çünkü oluşan bir iş kazasının SSK Mevzuatı açısından kapsamı ve sonuçları ile Bireysel İş Hukuku açısından kapsamı ve sonuçları farklılık göstermektedir. Bir iş kazasının SSK Mevzuatı açısından iş kazası sayılması ile Bireysel İş Hukuku anlamında iş kazası sayılmasında belli unsurların gerçekleşmiş olması gereklidir.

Yukarıdaki şekilde de görüleceği gibi Bireysel İş Hukuku anlamında iş kazası olan her olay, SSK Mevzuatı açısından da iş kazasıdır. Yani, B kümesi (Bireysel İş Hukuku) S kümesinin (SSK Mevzuatı) alt kümesidir ve S kümesi B kümesini kapsar. Ayni anlama gelmek üzere SSK Mevzuatı açısından iş kazası olan her olay Bireysel İş Hukuku açısından iş kazası olmayabilir.

Bir olayın SSK Mevzuatı açısından iş kazası olmasının sonuçları ile Bireysel İş Hukuku anlamında iş kazası olmasının sonuçları da farklıdır. SSK Mevzuatı açısından iş kazası sayılan bir olayda, kazaya uğrayan işçiye SSK (Sosyal Sigortalar Kurumu) her türlü sağlık yardımı ile iş göremezlik durumunda gerekli ödenekleri sağlarken; Bireysel İş Hukuku açısından iş kazası sayılan olayda kazaya uğrayan işçi işverenden maddi ve manevi tazminat isteyebilmektedir. Bu nedenle SSK Mevzuatı ve Bireysel İş Hukuku açısından iş kazasının değerlendirilmesi ayrı ayrı yapılmalıdır.

2. SSK MEVZUATI AÇISINDAN İŞ KAZASI

Bir olayın SSK Mevzuatı açısından iş kazası sayılması ve kurum tarafından gerekli yardımların yapılması için aşağıda belirtilen unsurların gerçekleşmesi gereklidir. SSK Mevzuatının temelini ise 29.07.1964 tarih ve 11766 sayılı Resmi Gazete yayınlanarak yürürlüğe giren 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasası oluşturmaktadır. Çeşitli tarihlerde değişiklik yapılan 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasasının bazı maddeleri en son 06.09.2003 tarih ve 25191 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 4958 sayılı Sosyal Sigortalar Kurumu Yasası ile değiştirilmiştir.

İş kazası ile ilgili bir çok konu ve SSK (Sosyal Sigortalar Kurumu) yardımlarının kapsamı 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasasının değişik maddelerinde hükme bağlanmıştır. Buna göre bir olayın SSK Mevzuatı anlamında iş kazası sayılabilmesi için şu unsurları içermesi gerekmektedir.

2.1. İŞ KAZASININ VARLIĞI

İş kazasının tanımı 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasasının 11. maddesinin A bendinde yapılmıştır. Buna göre; "aşağıda belirtilen hal ve durumlardan birinde meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedence veya ruhça arızaya uğratan olay" iş kazasıdır. Beş bölümden oluşan bu hal ve durumlardan birinde gerçekleşen bir olay iş kazası kabul edilmektedir. Bu hal ve durumlar aşağıda belirtilmiştir.

    Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada, meydana gelen her türlü kaza iş kazası sayılmaktadır. Bu kapsamda dinlenme süresi içinde dahi olsa işçiyi zarara uğratan her olay, işyerinde olmak koşuluyla, iş kazası olarak değerlendirilmekte ve SSK (Sosyal Sigortalar Kurumu) tarafından gerekli yardımlar yapılmaktadır. Örneğin; işçinin işyerinde intihar etmesi olayı yada bir hasmı tarafından işyerinde tabanca ile vurulması olayı veya ücretli izinli olduğu bir sırada işçinin, arkadaşlarını ziyaret amacıyla geldiği işyerinde ayağının kayarak düşmesi sonucunda bacağının kırılması olayı, iş kazasıdır.
    İşveren tarafından yürütülmekte olan iş dolayısıyla, meydana gelen her türlü kaza iş kazası kabul edilmektedir. Belirleyici unsur, kazanın iş görülürken meydana gelmesidir. Kaza olayı işyeri dışında da gerçekleşebilir. Kazanın oluş şeklinin ve nedeninin önemi yoktur. İşçi işveren tarafından yürütülen iş dolayısıyla kazaya uğradığında bu olay SSK Mevzuatı açısından iş kazası sayılır ve kazaya uğrayan işçiye gerekli yardımlar yapılır. Örneğin; oto tamirhanesinde çalışan bir işçinin yolda kalan müşterinin arabasını tamir ederken işyeri dışında bir kazaya maruz kalması olayı yada kereste fabrikasında çalışan bir işçinin elinin daire testere tezgahında kesilmesi olayı veya bir fabrikada elektrikçi olarak çalışan bir işçinin meydana gelen bir arızayı giderme işi sırasında elektrik akımına kapılması olayı, iş kazasıdır.
    Sigortalının, işveren tarafından görev ile başka bir yere gönderilmesi yüzünden asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda, meydana gelen her türlü kaza iş kazası olarak kabul edilmektedir. Başka bir yer kriteri herhangi bir sınırlamaya tabi değildir. İşyeri dışındaki çok yakın bir yer kadar, başka bir ülke de anılan kritere dahildir. Görevlendirilen işçinin bu sırada uğradığı kazanın iş kazası sayılabilmesi için kaza anında görevlendirildiği işle ilgileniyor olası şart değildir. Görevli bulunduğu zaman boyunca tiyatroya, konsere, lokantaya gidebilir, ayrıldığı işyerine dönünceye kadar normal yaşantı içerisinde kalmak koşuluyla, boş zamanlar da dahil, tüm risklere karşı sigortalı sayılır. Aranan temel unsur " işverence görevlendirme" olduğundan, bu tür bir otorite ilişkisinin bulunmadığı olayları ise iş kazası saymak mümkün değildir.
    Örneğin; iş kazası nedeniyle hastaneye kaldırılan ve burada tedavi edildikten sonra taburcu edilip evine gönderilen sigortalının yolda uğradığı trafik kazası iş kazası sayılmamıştır. Ancak, işveren tarafından görevlendirildiği zaman içinde veya işveren otoritesi altında bulunduğu sırada meydana gelen her tür kaza iş kazası sayılmaktadır. Örneğin; işçinin çalıştığı işyerinin bulunduğu şehirden başka bir şehirde bulunan şubesi yada satış mağazasına hesapları kontrol için gönderilen bir işçinin yolda uğradığı trafik kazası olayı veya başka bir ülkedeki fuara katılmak üzere işvence gönderilen işçinin uçağının düşmesi sonucu ölmesi olayı, iş kazasıdır.
    Emzikli kadın sigortalının çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda, meydana gelen herhangi bir kaza iş kazası kabul edilmektedir. 4857 sayılı İş Yasasının 74. Maddesine göre, "kadın işçilere bir yaşından küçük çocuklarını emzirmeleri için günde toplam 1,5 saat süt izni verilir." Bu sürelerde meydana gelen kaza olayları iş kazası sayılmakta ve SSK tarafından gerekli yardımlar yapılmaktadır. Kazanın işyerinde veya bağlantılı bir yerde olması şart değildir. Örneğin; kadın işçinin emzirme süresi içinde evinde çocuğunu emzirip işyerine geri dönerken yoldan karşıya geçtiği sırada uğradığı trafik kazası olayı yada çocuğuna süt vermeye giderken düşüp kolunu kırması olayı, iş kazasıdır.
    Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere toplu olarak götürülüp getirilmeleri sırasında, meydana gelen kazalar iş kazası sayılmakta ve SSK tarafından gerekli yardımlar yapılmaktadır. ILO (Uluslararası Çalışma Örgütü)'nun 121 nolu tavsiye kararında; çalışanların işleriyle ikamet ettikleri, yemek yedikleri ve ücretlerini aldıkları yerler arasındaki doğrudan yollar üzerinde uğradıkları kazaların iş kazası olarak değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir. Olayın iş kazası olması için hizmetin işverence sağlanması gereklidir. İşine kendi olanakları ile giden işçinin uğradığı kaza, iş kazası değildir. Yargıtay 10. Hukuk Dairesi, üst düzey görev yapan sigortalının makam aracı ile bireysel taşınması sırasında uğradığı zararla ilgili olayı iş kazası saymıştır. Olayın taşınma sırasında gerçekleşmesi şart değildir. Örneğin; işçi, servis aracına binmek için işverence belirlenen yerde beklediği sırada üçüncü bir şahsın eylemi ile yaralanması olayı yada işçinin servis aracından inerken düşmesi olayı, iş kazasıdır.

2.2. ZARAR GÖRME
Sigortalının iş kazası sonucunda sigorta yardımlarına hak kazanabilmesi için hemen veya sonradan bir zarara uğraması gereklidir. Sözkonusu zarar kapsamına gelir kaybı yanı sıra, vücut bütünlüğünde ve ruhta ortaya çıkan zararlarla ölümde girmektedir. Vücut bütünlüğünde gerçekleşen çok küçük zararlar SSK'nun sağlık yarımlarını harekete geçirmeye yeterli olsa da parasal yardımlara olanak vermemektedir. Kazaya uğrayan işçinin zararının vücut yüzeyinden görülmesi şart değildir. Vücut içinde gerçekleşen kanama ve kırılmalar da zarar olarak değerlendirilmektedir.

2.3. ZARAR GÖRENİN SİGORTALI OLMASI
Bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanlar Sosyal Sigortalar Yasasına göre sigortalı sayılırlar. SSK Mevzuatına göre, işçiler işe alınmaları ile kendiliğinden sigortalı olurlar. Bu kimselerin kuruma bildirilmemeleri sigortalı olmalarına engel oluşturmaz. Kazalanan sigortalının sigorta yardımlarına hak kazanabilmesi için yaş yada prim ödemiş olma koşulu yoktur. Bu nedenle SSK'na bildirilmemiş ve sigorta primi yatırılmamış işçiler de sigortalı işçiler gibi iş kazası olayının kuruma (SSK) intikal etmesi ile her türlü sağlık yardımlarından ve iş göremezlik durumunda gerekli ödeneklerden yararlanır. Ancak, bu durumda SSK tarafından yapılan sağlık yardımlarının bedeli ile iş göremezlik ödeneklerinin peşin değeri kusur oranına bakılmaksızın rücu tazminat davası ile işverenden geri alınır.

2.4. UYGUN İLLİYET BAĞININ VARLIĞI
Bir olayın SSK Mevzuatı açısından iş kazası olabilmesi ve böylelikle çalışanların sigorta yardımlarına hak kazanabilmeleri, öncelikle kaza ile meydana gelen zarar arasında uygun illiyet bağıneden-sonuç ilişkisi) olmasını gerektirir. Sosyal Sigortalar Kanununun 11/A maddesinde sayılan hallerden birinde gerçekleşmiş olması iş kazasının varlığı için yeterlidir. İşle ilgisi olup olmadığına bakılmaz. Ancak, gerçekleşen kazanın neden olduğu ilk zararın nihai zarar ile bir bağlantısının olmaması halinde, kazayla zarar arasındaki uygun illiyet bağı kesilebilir. Örneğin; iş kazası sonucu kolu kırılan bir işçinin kaldırıldığı hastanede böbrek yetmezliğinden ölmesi olayında, iş kazası ile gerçekleşen ölüm arasında uygun illiyet bağı olmadığından, böyle bir durumda SSK kusurlu işverene ancak ölüm anına kadar yaptığı sigorta yardımları için rücu davası açabilir. (

2.5. KURUMA BAŞVURMA VE SORUŞTURMA
SSK yardımlarından yararlanılabilmesi için olayın kuruma (Sosyal Sigortalar Kurumu) bildirilmesi gereklidir. Sosyal Sigortalar Yasasının 17. Maddesi gereğince; kazalanan işçi veya diğer ilgililer iş kazasını "en geç kazadan sonraki iki gün içinde işverene yada doğrudan kuruma bildirirler." Sosyal Sigortalar Yasasının 27. Maddesine göre de; "işveren iş kazasını, o yerin yetkili zabıtasına derhal ve Kuruma da en geç kazadan sonraki iki gün içinde yazı ile bildirmekle yükümlüdür." İşveren, Kurumca olaya el konuncaya kadar iş kazası geçiren işçinin sağlık durumunun gerektirdiği sağlık yardımlarını yapmakla yükümlüdür.

İş kazasının SSK'na bildirilmesi, o andan itibaren bu kazaya bağlanabilen sigorta yardımlarının alınabileceği anlamına gelmez. Bunun mümkün olabilmesi için, Kurum müfettişlerince yapılan incelemeler sonucunda olayın yukarda belirtilen unsurları taşıması ve yasal anlamda iş kazası sayılması gereklidir. Aksi halde, iş kazası olduğu iddia edilen olaya yönelik araştırma masrafları işverenden talep edilir. Sosyal Sigortalar Kurumu, genel olarak şüpheli görülen olaylarla, işveren yada üçüncü kişilerin sorumluluğunu gerektiren iş kazası olayları hakkında soruşturmaya gitmekte ve olayın SSK Mevzuatı açısından iş kazası olup olmadığını belirlemektedir.